--------------------------------------------------------------------------------

Bursa Psikolog-Psikolojik Yardım

Depresyon

DEPRESYON

Depresyon en sade sekliyle çökkünlük hali olarak tanımlanabilir. Depresse duygu durumu olan hastalar enerji ve ilgi yitimi, suçluluk duyguları, yoğunlaşma güçlüğü, iştah yitimi, ve özkıyım düşünceleri gösterirler. Diğer belirti ve bulgular aktivite düzeyinde, bilişsel yetilerde, konuşmada ve ayrıca cinsel etkinlik, iştah, uyku problemleri gibi biyolojik aktivitelerde bozulmalar görülür. Bu belirtiler her zaman bireyin kişiler arası, toplumsal ve diğer alanlarda bozulmalara neden olur.

Bireyde;

  • *Hemen her gün ve günün büyük bir kısmında gözlenen çökkün bir duygu-durum hali ( kendini mutsuz, ağlamaklı, kederli hissetme hali).
  • * Hemen her gün yaklaşık gün boyu süren tüm ya da çoğu etkinliğe karşı ilgi ve zevk almada azalma (daha önce keyif alınan işler, hobiler ve alışkanlıklardan artık hoşlanmama, bıkkınlık, cinsel isteksizlik ).
  • * Diyet uygulanılmamasına karşın önemli derecede kilo kaybı ya da alımı ( bir ay içinde vücut ağırlığının %5 inden fazlasının artması ya da azalması) ya da hemen her gün iştahta artma yada azalmanın olması.
  • * Hemen her gün uykusuzluk ya da aşırı uyku hali.
  • * Hemen her gün olağan beyinsel ve vücutsal işlevsellik, hareketlilik halinde azalma ya da huzursuzluk
  • * Hemen her gün halsizlik, yorgunluk hisleri,daha önceki günler kadar enerjik hissetmeme.
  • * Hemen her gün kendini değersiz hissetme, küçük görme,kendini beğenmeme,suçlu ya da günahkar hissetme hali.
  • * Hemen her gün düşünme yada konsantrasyon yeteneğinde azalma olması (konuşulanlara, okunan şeylere, izlenilen dikkatini verememe, gibi) ya da kararsızlık hali.
  • * Tekrarlayan ölüm düşünceleri, intihar planları veya eylemlerinin varlığı

Bu belirtilerin en az iki haftalık süreçte görülmesi ve bu belirtilerin en az beş tanesinin bulunması depresyona işaret eder ve bireyin bir uzmana başvurmasını gerekli kılar.

DEPRESYONUN BELİRTİLERİ

Kognitif (Bilişsel) Belirtiler

Bilişsel özellikler, depresyon rahatsızlığı yaşayan insanlarda en önemli niteliği oluşturur. Düşünce içeriği ile başlayan bilişsel yapıdaki bozulma ve çarpıtma, kendini sürekli ve aşırı derecede eleştirme ile devam eder. Sonuçta oluşan yetersizlik duyguları, devamında hiçbir şeyi yapamamış olduğu ve bundan sonrada aynı başarısızlığın devam edeceği gibi çeşitli inançları destekler. Bu bilişsel çarpıtmalar depresif süreçle birlikte katılaşır hatta bu durum hezeyan niteliği de alabilir.
Algılama da depresif duygulanımın şiddetine göre değişmeye başlar. Hastalar artan depresif duygular (ki bunlar temelde yaşadığı değersizlik, kendini sürekli suçlama duygularıdır) çevredeki uyarıcıları algılamada ve onları yorumlamada sorunlar yaratır. İllüzyonlar, vücut görünümünün algılanmasında çarpıtmalar, hatta koku ve işitme halusinasyonları vb. oluşabilir.
Depresyon belirtisi gösteren kişilerde sözel ifade gücü azalmıştır depresyonun şiddetine göre bu yapı gittikçe artmakta ileri derece depresyon yaşayan kişilerde bu durum kelimeleri tek tek kullanma ya da hiç konuşmak istememe şeklinde görülebilir.
Hasta yaşadıkları durumlarla ilgili ve gelecek zamana ait düşüncelerinde karamsardır, obsesyonel biçimde yineleyen ölüme ve intihara ilişkin düşünceler, fobiler, obsesif(takıntı) uğraşlar yan belirtiler olarak ortaya çıkar. Basit konularda bile karar verme güçlüğü çeker ya da daha önce verdikleri kararlarla ilgili pişmanlık, kendini kınama, suçluluk duyguları vb. yaşarlar.
Depresif hastaların yakınmalarının başında unutkanlık ve konsantresyon güçlüğü gelir. Dikkatini ve düşüncelerini toparlama ve belirli bir konu üzerinde yoğunlaştırma güçlük yaşarlar.

Duygusal Belirtiler

Depresyonun temel sınıflaması yapılırken duygudurum bozuklukları kategorinde yer alır. Duygusal çökkünlük olarak tanımlanabilen depresyon bireyin yaşadığı umutsuzluk, çaresizlik, yetersizlik, sürekli yaşanan üzgünlük ve hüzün gibi duygusal yapıları tanımlar. Hastalar; kendilerini hüzünlü, umutsuz, neşesiz veya değersiz gibi duygularla tanımlarlar.
Bireyin yasadığı sürekli kendini eleştirme, yetersizlik ve değersizlik duygularını destekler ve bireyi intihar düşüncelerine yönlendirebilir. Yapılan çalışmalar depresyonu olan hastaların yaklaşık üçte ikisinin özkıyım düşünceleri olduğunu ve bunlardan %10–15 ‘lik kısmının intahara kalkıştığını göstermektedir.
Depresyon yaşayan bireyin duygulanımı gün içerisinde sürekli değişir ve yoğun çökkünlük yaşanılan uyku problemleriyle sabah saatlerinde daha yoğunken, ilerleyen saatlerde kısmen azalma olur.

Davranışsal Belirtiler

Depresyonla birlikte hareketlerde bir azalma, yavaşlık ve isteksizlik oluşur. Yeni bir davranışı başlatma yada sürdürme konusunda birey ilgisiz ve güçsüzdür. Ağır depresyonlarda etkinlikte azalma öyle ileri derecede olabilir ki hasta kamburu çıkmış bir biçimde oturuyor ve donuk bir yüz ifadesiyle yere bakıyor olabilir. Depresyon yaşayan birey alçak sesle ve tekdüze konuşur ve konuşma miktarı ve ses düzeyi azalmıştır, her davranışı aşırı bir çabayı gerektiriyormuş gibi görünür.
Mimiklerde azalma ile birlikte hastanın eğik bir postürü vardır ve kendiliğinden hareketi yoktur, üzgün kederli, gözlerini kaçırır bir bakışı vardır. Hastanın yürüyüşünde yavaşlama, başı öne eğik, gözleri yerde ve elleri kucaklarında çevreye karşı tepkisiz otururlar.
Hareketlerdeki yavaşlama ve isteksizliğin tersi olarak bazen ağır depresif hastalarda belirgin bir psikomotor ajitasyonda görülebilir. Ajite depresyonlarda anksiyete önde gelen özelliktir ve durmaksızın gezinme, sıkıntıyla ellerini ovuşturma ve inleyip durma gibi belirtilerle kendini gösteren bir huzursuzluk hali vardır. Hasta yerinde duramaz ve yaptığı işlerde süreklilik yoktur. Huzursuz bir kıpırdanma ve hareketlilik hakimdir.

Fizyolojik Belirtiler

Uyku bozuklukları depresif hastalar için evrensel bir belirtidir ve genellikle bildirilen ilk belirtiler arasındadır. Depresyonda hem uykusuzluk hem de aşırı uyuma şeklinde uyku bozukluğu görülebilmekle birlikte, uykusuzluk problemi daha fazla görülmektedir. Uykuya dalamama, uykuyu sürdürememe ya da sabahları erken ve yorgun uyanma şeklinde uyku problemleri yaşanır. Hastalar depresif içerikli rahatsızlık verici rüyalar görürler, bu rüyalar hastaların ağlayarak uyanmalarına neden olabilir.
İştah çok azalır ve fark edilebilir düzeyde kilo kaybına yol açar. Bazen iştah kaybının tersine aşırı iştah da olabilirse de genellikle iştahsızlık hakimdir. Aşırı iştah da birey sanki içindeki bir boşluğu doldurmak istercesine sürekli yiyebilir. Depresyona bağlı olarak iştahı kesilen hastalar daha önce zevk aldıkları yiyeceklerden artık zevk almaz olurlar.

Cinsel istek kaybı da depresyondaki hastalarda görülen evrensel bir belirtilerden bir diğeridir. Erkeklerde genellikle cinsel istek ve etkinliğin azaldığı ya da tümüyle ortadan kalkmış olduğu öyküsü vardır. Erkek hastalarda ereksiyon problemi ortaya çıkabilir, kadın hastalarda ise cinsel isteksizlik olsa bile cinsel işlev yerine getirilebilir. Erkek hastalarda cinsel etkinliğin yerine getirilemiyor oluşu hastanın kendine olan özgüvenini de etkiler.

DEPRESYONUN NEDENLERİ :

Depresyonun nedenleri ile ilgili çok sayıda hipotez öne sürülmüştür genel görüş ise depresyonun nedenlerinin çoğul etkenli olduğudur. Çoğu olguda genetik, biyolojik ve psikososyal etkenlerin birbirleriyle etkileşmesi olasıdır.

Biyolojik Nedenler

Aile ve kalıtım araştırmaları duygudurum bozukluğu olanların birinci dereceden akrabalarında hastalanma riskinin belirgin olarak yüksek olduğunu göstermektedir. Ailesinde depresyon geçirmiş olan bir kişinin bulunması o kişinin de depresyon geçireceği anlamına gelmez. Ancak ailede depresyon öyküsünün bulunması o kişide depresyon ortaya çıkma olasılığını artırıyor gibi görünmektedir. Bireyde görülen depresyon türü açısından da distimik bozukluk, minör depresyon ve diğer hafif depresyonlarda kalıtımın etkisinin olmayacağı ama majör depresyonda ve psikotik depresyonda kalıtımın etkili olacağı düşünülmektedir.

Biyokimyasal Etkenler

Bu kısımda çeşitli mediyatörler sorumlu tutulmakta ve bunlarla ilgili sentez defekti, reseptör duyarlılığında azalma gibi değişik olaylar çeşitli çalışmalarda ifade edilmiştir.

Psikososyal Etmenler:

Yaşam Olayları ve Çevresel Zorlanmalar:

İnsan hayatında sürekli stres uyarıcılarına maruz kalması depresyon riskini arttırdığı şeklinde klinik gözlemler ifade edilmiştir. Örneğin işsizlik konusunda yapılan araştırmalarda, işsiz olan insanların çalışanlara oranla daha fazla depresif dönem belirtileri gösterdikleri belirtilmiştir. İşsizlik gibi erken ebeveyn kaybı ya da bir yakının ölümü, hastalık, ağır ekonomik problemler… gibi koşullar depresif belirtilerin başlamasına ve bu duyguların sürdürülmesine neden olduğu belirtilmektedir. Yaşam olaylarının çoğu özgül değildir; yani her kişide böyle bir bozukluğu başlatmaz. Ancak biyolojik ve ruhsal yatkınlık olduğunda bu etkenler rahatsızlığın başlamasında önemli etken olurlar.

Kişilik Yapıları Ve Depresyon

Kuşkusuz bireylerin kişilik yapıları onların ruhsal bozukluklara karşı eğilimlerinde belirleyici olabilmektedir, fakat tek başına depresyona yatkın  olan kişilik yapısı yoktur Bununla birlikte  tüm insanlar kişilik örüntüleri ne olursa olsun uygun koşullarla birlikte deprese olabilir. Genel olarak depresyon geçirmeye yatkın kişileri genellikle kimseyi incitmemeye, herkesi hoşnut etmeye, iyiliksever olmaya eğilimli, aşırı duyarlı, titiz, sorumluluk duygusu güçlü, yakınlarına aşırı bağlı ve bağımlı, kendisinden ve yakınlarından yüksek beklentileri olan, mükemmeli arayan, öfke duygularını dışa vurmayan, çabuk etkilenen, içedönük kişilerdir. Kişilik bozukluğu olarak ele alında ise bazı kişilik bozukluğu – obsesif-kompulsif, histriyonik ve borderline- olan kişiler, diğer bozukluğu olan kişilere oranla daha fazla risk altındadır.

Yararlanılan kaynaklar:
Ruh Sağ. Ve Bozuklukları  Prof.dr.Orhan öztürk  (H.Y.B)
Klinik Psikiyatri Kaplan & Sadock  (Güneş Kitabevi 2005)
PSİKİYATRİ Temel Kitabi (H.B.Y 1998)

Sağlık ve Tıp Sağlık ve Tıp

Sayaçlar

Ukash Kart

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol